18 Mayıs 2012 Cuma

UNUTULMAZ FUTBOLCULAR VAN BASTEN

MARCO VAN BASTENMarcel ("Marco") van Basten (d. 31 Ekim 1964 Utrecht, Hollanda) Hollandalı futbol antrenörü. Lakabı "Utrecht Kuğusu"dur
Futbol kariyerine yedi yaşında UVV Utrecht kulübünde başladı. Profesyonel kariyerine ise 1981 yılında başladı Ajax takımında başladı. Ajax'ta forma giydiği sürede 172 maçta 151 gol atma başarısı gösterdi. 1985-86'da Avrupa gol kralı olarak altın ayakkabı kazandı. 1987'de Kupa Galipleri Kupası'nı kaldırdı.
1987'de Ajax'tan ayrılarak İtalya'nın A.C. Milan takımına geçti. Frank Rijkaard ve Ruud Gullit ile birlikte A.C. Milan'da büyük başarılar kazandılar. 1988'deki İtalya Ligi şüampiyonluğundan sonra 1989 ve 1990'da iki kez Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandı. 1988 Avrupa şampiyonasında attığı gol, dünyanın en güzel gollerinden biri olarak kabul edilir. Aynı sene adidas firması tarafından altıntop alarak ödüllendirildi. Bu ödül töreninde Galatasaraylı Tanju Çolak 39 gol atarak Avrupa gol kralı oldu ve altın ayakkabı aldı. 1992 ve 1993'te iki lig şampiyonluğu daha kazandıktan sonra ayak bileğindeki kronikleşen sakatlık yüzünden 29 yaşında futbolu bıraktı.Rakip defanslar Van Bastene kasıtlı olarak fauller yapmaktadılar bu yuzdende çok kolay sakatlanıyordu van basten gunumuz futbolundaki en iyi forvetlerden bırısıdır. Oynadığı son maç 26 Mayıs 1993'teki Şampiyonlar Ligi finaliydi.
Bu arada Hollanda Milli Futbol Takımı'yla 1988'de Avrupa şampiyonu oldu. Attığı 5 golle şampiyonanın gol kralı ünvanını da kazandı.Büyük futbol düşünürü Galip Nezih'e göre Kendisinin kariyerinde 40 golü bulunmaktadır. Bunun 20'si milli takımdadır.. Marco Van Basten ona göre sıradan bir forvettir ve Suker kendisinden daha yeteneklidir.. Galip Nezih böyle düşünüyor.
Van Basten Temmuz 2004'den beri Hollanda Millî Takımı antrenörlüğünü yapmaktaydı.2008 sezonunda AJAX IN başına getirildi.Van basten dunyanın en iyi forvetlerinden bi
r
i olarak kabul edilir.

UNUTULMAZ FUTBOLCULAR RAUL

RAUL GONZALEZ

Raul Gonzalez Blanco (d. 27 Haziran 1977, Madrid), İspanyol futbolcu. Halen İspanyol devi Real Madrid spor kulübünde aktif futbol hayatına devam etmektedir.
Futbol hayatına Atletico Madrid ile başladı. 132 maçta 77 gol attı ve İspanya Küçükler Kupasını kazandı. Ardından 15 yaşında Real Madrid'in altyapısına transfer oldu. Real Madrid'in B takımında 16 maçta 17 gol attıktan sonra 17 yaşında Real Madrid A takımına çıktı. Önce orta sahada görev yaptı, daha sonra ise forvette oynamaya başladı. Takımda kaptanlığa kadar yükselen Raul, 1998 yılında Fransa'da düzenlenen Dünya Kupası'na katılarak ilk büyük turnuvasına çıktı. Bu turnuvada Nijerya'ya 1 gol attı. Real Madrid ile birçok şampiyonluk yaşadı ve Şampiyonlar Liginde başarılı oldu. Şu anda Şampiyonlar liginde 59 golü bulunmaktadır.Bu onu Sampiyonlar liginin en golcü futbolcusu yapmaktadır. Onu takım arkadaşı Nistelrooy 52 golle takip etmektedir. Aynı zamanda Real Madrid formasıyla La Liga'da attığı 228 golle La Liga tarihininde de en fazla gol atan futbolculardan biridir.

Özel hayatında ise 1999 yılında Mamen Sanz adlı manken ile evlendi. 2000 yılında Jorge adından bir oğlu oldu, Jorge adı Raul'un çok sevdiği kendisini keşfeden
Jorge Valdano'dan gelmekteydi. Arkasından 2002 yılında Hugo adından 2. oğlu dünyaya geldi. Bu oğlunun da ünlü futbolcu Hugo Sanchez'den ismini aldığı söylenmektedir. 2005 yılında da ikiz çocuk babası oldu. Raul, her golünden sonra yüzüğünü öperek eşine olan sevgisini göstermektedir.Raul tüm profesyonel futbol kariyeri boyunca 695 maçta 400 gol atmıştır.

UNUTULMAZ FUTBOLCULAR METİN TEKİN

METİN TEKİN



Metin Tekin
(d. 1964, İzmit), Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün Sarı Fırtına lakaplı ünlü futbolcusu. Oynadığı dönemde takım arkadaşları Ali Gültiken ve Feyyaz Uçar'la çok başarılı bir ileri üçlü oluşturmuş ve isimlerine pek çok özel tezahürat hazırlanmıştır.
Futbola babasının desteği ile Kocaelispor altyapısında başladı. Süratı ve çalımlarıyla kısa sürede ilgi çekti ve PAF Ligi'nin yıldız oyuncusu durumuna geldi. Henüz Kocaelispor'un A takımında oynayamadan Beşiktaş'a transfer oldu. 18 yaşında iken, 1982/1983 sezonunda Beşiktaş'taki ilk sezonunda forma şansı buldu ve kısa sürede takımın sembol isimlerinde biri durumuna geldi. Burada o dönemde siyah beyazlı takımın önemli bir gençleştirme operasyonuna başlaması da önemli rol oynadı.
1982 yılından 1997'ye Beşiktaş'ta 320 lig maçı oynadı ve 47 gol attı. Feyyaz ve Ali'ye göre daha çok sağ kanat oyuncusu olarak oynadığı için diğer iki takım arkadaşı kadar gol atamasa da, pek çok kritik gole imza attı. Bu dönem zarfında 5 Lig Şampiyonluğu yaşadı.
Taraftarlar tarafından oldukça sevilen oyuncuyu, daha sonra beraber pek çok başarı yaşayacağı teknik direktör Gordon Milne kadro dışı bırakınca, tekrar takıma alınması için açlık grevi dahi başlatıldı. Bunun dışında futboldan uzak kaldığı bir diğer dönem ise, beyin sarsıntısından uzun süre futboldan uzak kaldığı dönemdir. Sakaryaspor'la oynanan Türkiye Kupası maçında başına aldığı darbe ile çok ağır bir şekilde sakatlanmış ve yaklaşık 1 yıl futboldan uzak kalmıştır.
Aktif futbolculuğunun son döneminde 1997 yılında 1 sezon Vanspor'da kiralık oynadı. Daha sonra Beşiktaş'la jübilesini gerçekleştirdi.
Metin Tekin, Galatasaray'a 8, Fenerbahçe'ye ise 13 gol atma başarısını gösterdi. 34 kez A milli formayı giydi ve 2 gol attı. Avrupa Kupalarında ise 6 gol attı. Özellikle PSV Eindhoven'a Hollanda'da attığı gol ve Kösice'ye attığı 2 gol ile takımın uzun süre sonra Avrupa'da tur atlamasında rol oynaması önemli anlardır.
ve Futbolu bıraktıktan sonra spor yazarlığı yapan Metin Tekin, daha sonra teknik direktörlüğe başlamıştır. Önce Erdoğan Arıca'nın yardımcısı olarak GençlerbirliğiSamsunspor'da görev almıştır. Halen Çanakkale Dardenelspor, Altay gibi takımlarla başladığı teknik direktörlük kariyerini devam ettirmektedir.
Halen U20 Milli Takım Teknik Direktörü olarak görev yapmaktadır.


unutulmaz futbolcular seedorf

SEEDORF

[Resim: futbolcubioresim.asp?bohu=CLARENCE%20SEEDORF.jpg] Clarence Seedorf (d. 1 Nisan 1976, Paramaribo, Surinam) Hollandalı orta saha oyuncusu. Şu anda Milan'da oynamaktadır. Seedorf kariyerinde Milan ile 2, Ajax Amsterdam ve Real Madrid'le birer kez Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmıştır. Dünyanın en kariyerli oyuncuları arasındadır. 2007 yılında Şampiyonlar Ligindeki en iyi orta saha oyuncusu ödülünü aldı.Kullandığı tek penaltıyı Türkiye-Hollanda maçında kaçıran futbolcu ve madridde orta sahadan attıgı müthiş gol avrupa begeni kazandı. Yaşayan efsane diyebileceğimiz türden bir futbolcu olan Seedorf modern futbolun geçiş sürecine ayak uydurarak mevkisinin en iyisi olmuştur.

unutulmaz futbolcular rıdvan dilmen


1962'da Aydın'ın Nazilli ilçesinden dünyaya geldi. Spora atletizm ile başladı. Futbola yöneldi ve Muğlaspor formasını giydi. Boluspor'a transfer olup golcü nitelikleri ile tanındı.
Daha sonra Sarıyer formasını giydi ve ardından Fenerbahçe'nin başarılarından en büyük payı aldı. Olağan üstü çabukluğu, golle buluşması ile son dönemde Fenerbahçe'nin ve futbolun sembol isimlerinden biri oldu. "Şeytan" lakabıyla tanındı.
1989-90 sezonunda Fenerbahce-Trabzonspor maçında Yesiç'in sakatlaması ile sakatlandı.
1994-1995 sezonunda futbolu bıraktı. Fanatik Gazetesinde spor yazarlığı yaptı. 1996-97 futbol sezonunda Ali Şen'in yetkisi ile Fenerbahçe'de tam yetkili menacerliğe geçti. Sezon sonunda görevine son verildi, daha sonra TV programlarına yorumcu olarak katılan Rıdvan Dilmen 1998-99 sezonunda 2. ligde 0 puanla son sırada bulunan Vanspor'un başına geçti, Vanspor'u şampiyon yaptı. Ve 1999-2000 sezonunda Fenerbahçe'nin Başına getirildi. Fakat ardarda alınan kötü sonuçlar ve Fenerbahçe’nin UEFA kupasından elenmesi sonucunda görevini bıraktı.
Daha sonra Altay ile anlaştı. Burada da Yükselme maçlarında Altay’ın başarılı olamaması sonucunda görevinden ayrıldı.
2001-2002 sezonunda anlaştığı Adanaspor’dan da kötü ayrılmak zorunda kalan Rıdvan Dilmen televizyon programlarında yorumculuk yapmaktadır.

UNUTULMAZ FUTBOLCULAR METİN OKTAY

   1936 yılında İzmir'de doğan Metin Oktay, Damlacık kulübünde futbola başlamış, Yün Mensucat takımından sonra geçtiği İzmirspor'da kendini göstererek genç milli takıma yükselmiştir.
1956 yılında Galatasaray'a gelen Metin Oktay, İtalya'nın Palermo takımına transfer olduğu 1961-62 sezonu dışında sürekli Sarı Kırmrzılı formayı giymiştir.
Daha İzmirspor'da oynarken, attığı 17 golle İzmir Profesyonel Ligi gol kralı olan Metin Oktay, ondan sonraki yıllarda da bu unvanı nadiren başkalarına kaptırmıştır.
Metin Oktay kral olamadığı yıllarda da çok sayıda golle listenin hep ilk sıralarında yer almış, toplam 608 golle bir rekorun sahibi olmuştur. (Bazı kaynaklarda bu sayının 632 olduğu belirtilmektedir.) Bir sezonda attığı 38 golle oluşan rekor ise, tam 25 yıl sonra yine Çolak tarafından kırılabilmiştir. Metin Oktay, 36'sı A, 4'ü de genç olmak üzere Milli Takım formasını 40 kez giymiş, 7 kez kaptanlık yaparken, 19 gol atmıştır.
10 Haziran 1959'da Fenerbahçe kalesinin ağlarını yırtan golü , Türk futbol tarihine geçen büyük olaylarından biridir.
1965 yılında ''Taçsız Kral'' adlı bir filmde de rol alan Oktay, futbol yaşamı boyunca sadece 1 kez oyundan atılmıştı. Büyük bir golcü oluşunun yanı sıra, efendi ve sportmen kişiliğiyle de Türk futbolseverlerinin sevgilisi olan Metin Oktay, futbolu bıraktıktan sonra yine futbolla ilgili çeşitli işler yaptı. Sarı Kırmızılı kulüpte yönetici ve menajer olarak görev yapan Metin Oktay'ın son görevi spor yazarlığı idi. Oktay, Galatasaray ve Bursaspor'da teknik adam olarak da görev yapmıştı.
Türk futbolunun efsane golcüsü Metin Oktay, 13 Eylül 1991'de bir trafik kazası sonucunda yaşamını yitirmişti.
Metin Oktay'ın gol krallığı listesi şöyledir:
1956-57 İstanbul Profesyonel ligi, 17 golle,
1957-58 İstanbul Profesyonel ligi, 19 golle,
1958-59 İstanbul Profesyonel ligi, 22 golle,
1959 Türkiye ligi,11 golle,
1959-60 Türkiye ligi, 33 golle,
1960-61 Türkiye ligi, 36 golle,
1962-63 Türkiye ligi, 38 golle,
1964-65 Türkiye ligi, 17 golle,
1968-69 Türkiye ligi, 17 golle,Tamamlamıştşr.

UNUTULMAZ FUTBOLCULAR HAGİ



Gheorghe Hagi Köstence, Romanya Gica, Hagi ailesinin (Sultana ve Elena adinda iki ablasi ile birlikte) 3 çocugundan biridir. 5 Subat 1965 tarihinde Köstence'nin Sacele köyünde dünyaya geldi. 6 yasindayken hiç unutamadigi bir hediye alir: bir top. Bu top onun ilk topudur ve böylece efsanenin yaratilmasindaki ilk tuglayi koyan annesi Chirata'dir. Ikinci tugla da hiç kuskusuz onu kesfeden ve Farul Köstence genç takiminda ilk hocaligini yapan Josif Bukossi tarafindan koyulmustur. Hagi futbolculuk yasantisindaki en büyük katkiyi Bukossi’den aldigini sik sik dile getirir. Bukossi onun için hocalarin hocasidir. Balint Belodedici ve Popescu en sevdigi arkadaslaridir. Hatta Popescu ile arkadasliklarini bir adim ileri götürmüsler ve bacanak olmuslardir. Iki kiz çocuk babasi olan Gica iyi bir ev erkegi görüntüsü vermektedir. Gheorghe Hagi futbola Farul Köstence'nin gençler takiminda basladi. Ilk resmi maçina 11 yasinda çikti. 1979-80 sezonunda lisansli olarak Farul Köstence takimini oyuncusu oldu. 1983 yilina gelindiginde sinava girmeden üniversiteye gidebilmek için Universitatea Craiova takimiyla sözlesme yapar. Bu haber Çavusevsku'nun oglu Nicu'nun kulagina gider. Hemen Hagi'yi Bükres'te bir üniversiteye yazdirir ve Onursal Baskani oldugu Sportul Studentesc'e transfer eder. Hagi 1986 yilina kadar oynadigi Sportul'da 108 maç oynar ve 78 gol atar. Bu dikkat çekici basari Çavusesku'nun en büyük oglu Valentin'in gözünden kaçmaz. Kardesi ile arasi hiç de iyi olmayan Valentin, Hagi'yi ordu takimi olan Steaua Bükres'e transfer eder. Barcelona formasiyla1986 yili Sampiyon Kulüpler Kupasi Sampiyonu Steaua, Avrupa Süper Kupasi Finali'ne çikarken Hagi de kadrodadir. Üstelik maç Hagi'nin serbest vurustan attigi golle 1-0 biter. Ayrica ilk senesinde Romanya Kupasi ve Romanya Lig Sampiyonlugu'nu kucaklayan Hagi, daha sonra da Steaua ile 1 Romanya Kupasi ve 2 sampiyonluk kazandi. Ayrica 1989 ylinda Sampiyon Kulüpler Kupasi'nda final oynama basarisini göstermistir. 1990 yilinda rekor bir ücretle olan 4 milyon $ karsiligi Real Madrid'e transfer oldu. Burada Toschack ve Antiç ile çalisan Hagi sampiyonluk yasayamaz. Ikinci senesinde sampiyonluga çok yakinken ligin son maçinda Tenerife’ye yenilir ve sampiyonlugu kaçirirlar; Hagi bu maçi oyunculuk kariyerindeki en kötü maç olarak niteler. Takim içi guruplasmalarin da iyice arttigi bu dönemde, iyice rahatsiz olan Hagi, Lucescu’nun çalistirdigi Brescia kulübüyle anlasir. Ilk senesinde Brescia ile küme düsen Hagi, transfer tekliflerine ragmen kendisi için “kaçti” denmesini istemediginden takimdan ayrilmak istemez. Fakat 1994 Amerika Dünya Kupasi’da öylesine basarili olmustur ki yine 4 milyon $ bonservis bedeliyle bu sefer bir baska Ispanyol devi olan Barcelona’ya transfer olur. Gerçek patlamayi ise 1996 Ingiltere Avrupa Kupasi’ndan sonra transfer oldugu Galatasaray'da yapmistir. 5 sezon kaldigi Galatasaray'da 1 Avrupa Süper Kupasi, 1 UEFA Kupasi, 4 Lig Sampiyonlugu, 2 Türkiye Kupasi, 1 Cumhurbaskanligi Kupasi kazamistir. Bunun ötesinde Galatasaray'da bir mit olmustur. Galatasaray tarihinde en sevilen yabanci futbolcu oldugu hiç kusku götürmez.

unutulmaz futbolcular henry

THİERRY HENRY
Thierry Daniel Henry, (doğumu 17 Ağustos 1977, Les Ulis, Fransa) forvet olarak Premier League takımı Arsenal'de kulüp tarihinin ve milli takımın en golcü futbolcusu olarak oynayan bir futbolcudur.

Günümüzde futbolun en dinamik futbolcularından biri olarak görülen Henry, modern futbolun ihtiyaçlarını karşılayan bir oyuncudur. Bir forvet olmasına rağmen zaman zaman oyun kurucu özelliğini de gözler önüne seren Henry, bir çok forvetin aksine bencil bir oyun anlayışına sahip değildir. Geleneksel forvetlerin dışında bir görüntüsü olan Henry hava topları da dahil olmak üzere her alanda mücadele ediyor. Orta sahadan top almayı seven, defansına yardıma giden, ince bilek haraketleriyle çalım atan, serbest vuruşlarda topun başına geçen, kornerlerde kafa golü kovalan Henry, yaratıcılık, hız ve kombinasyonun bir bünyede buluştuğu bir forvet. Henry, dünyanın en zorlu liglerinden biri olan Premier League'de dünyanın en iyi golcülerinden biri olmayı başarmıştır.



Hayatı

Henry, profesyonel futbol kariyerine Fransa'nın ünlü Monaco kulübünde başlamadan önce Fransa Futbol Federasyonu'nun futbol akademisi olan Clairefontaine'e gitti. Şu anda da teknik direktörü olan zamanın Monaco teknik direktörü olan Arsene Wenger tarafından henüz 17 yaşındayken Monaco forması kendisine teslim edildi. Ancak o dönemde Monaco forvetinden Brezilyalı yıldız Sonney Anderson bulunduğu için Henry, Wenger tarafından kanada yerleştirildi.

Monaco'da ön plana çıkan ve 1997 Ekim'de milli takım formasını giymeye hak kazanan Henry ilk kez Güney Afrika karşısında sahaya çıktı. 1998 Dünya Kupası'nda fırtına gibi esen Les Bleus'un başarılı isimleri arasında yer alan Henry kaydettiği 3 golle parladı. 2000 Avrupa Şampiyonası'nı da kazanan ve büyük bir başarıya imza atan Les Bleus'un kadrosunda yine 3 gol kaydeden Henry milli takımın değişmezi ve Avrupa futboluna da kısa sürede damgasını vuracak bir isim olduğunu gösterdi. 2003 Konfederasyon Kupası'na ev sahipliği yapan Fransa'nın değimez ismi olan Henry kupayı kaldıran milli takımın da sergilediği başarılı performansla "Turnuvanın Futbolcusu" onuruna layık görüldü.


1998 Dünya Kupası'nda kendisinden beklenenin çok üzerinde bir performans sergileyen Henry, İtalyan devi Juventus tarafından Monaco'dan transfer edildi. 1999 Ocak'ta 14 milyon pound karşılığında Torino ekibine transfer olan Henry yeniden kanat futbolcusu olarak oynamaya başladı ve yeni tanıştığı katı İtalyan defans anlayışı karşısında zorluk çekti. Bianconeri'de 12 maça çıkan yıldız futbolcu sadece 3 gol kaydedebildi ve Serie A'da beklediği zevki alamadı.


İtalya'da bekleneni veremeyen Henry, 1999 Ağustos'da 10.5 milyon pound karşılığında mentoru olan Wenger'in yönetimine geçmiş olan Arsenal'e transfer oldu. Monaco'da kanat oynattığı ve zamanla forvete kaydırdığı genç yıldızından istediği verimi alan Wenger, milli takımda da gol yollarında en öldürücü isim olan Henry'i yeniden forvet hattına oturttu. İlk maçla başlayan Henry fırtınası günümüze kadar neredeyse kusursuz bir şekilde gelmeyi başardı. Arsenal'de geçirdiği 7 sezonda Gunners tarihinin en golcü ismi olmayı başardı. 2005 yazında takım arkadaşı Patrick Vieira'nın Juventus'a transfer olmasıyla birlikte Arsenal'in kaptanı yapılarak onurlandırıldı.


Bir çok otoritenin Arsenal tarihinin ve Avrupa'nın "gelmiş geçmiş en iyi golcüsü" olarak gördüğü Henry 18 Ekim 2005'te Sparta Parg'a kaydettiği 2 golle birlikte Arsenal efsanesi Ian Wright'ın 185 golllük rekorunu tarihe gömerek Gunners tarihinin en başarılı ismi oldu. Henry, Arsenal formasıyla 190'dan fazla gole imza atarak tarihe geçerken, bencil olmayan futbol anlayışı ile her zaman takım arkadaşlarını da golle buluşturdu. Bir çok sezon takımın en çok asist veren oyuncusu olan Henry özellikle 2002 - 2003 sezonunda verdiği 20 asistle göz doldurdu.


Kuzey Londra'da yaşadığı en büyük hayal kırklığı ise 2001 Aralık'ta futbol sahasında ter dökerken Hampstead'daki 2.5 milyon poundluk evinin soyularak 40.000 poundluk eşyasının çalınması oldu.


Bir çok şilt ve ödül almış olan ve takımını rekorlar kırarak şampiyonluğa taşıyan Henry 2003 ve 2004'te FIFA Yılın Futbolcusu ödül töreninde finalist oldu. Arsenal'i Premier League tabelasında sırtlayan Henry, Futbol Yazarları Birliği Yılın Futbolcusu ödülünü ve PFA Yılın Futbolcusu ödülüne ikişer kez kazandı. 2004-2005 Arsenal'in Premier League'de şampiyon olamamasına karşın Thierry Henry Avrupa'da Altın Krampon ödülüne peş peşe 2. kez ulaştı. FIFA Dünya'da Yılın Futbolcusu ödülüne ulaşan Ronaldinho ise ödül töreninde yaptığı konuşmada Henry'i göstererek, Fransız yıldızın bu ödülü hak ettiğini ve onu geride bırakmanın büyük başarılı olduğunu söyleyerek Fransız yıldızı onurlandırdı.


Nike, Pro Evolution Soccer, Renault ve Pepsi gibi dev firmaların televizyon reklamlarında boy gösteren Henry bir zamanlar sevgilisi olan İngiliz süpermodel Nicole Merry ile 2003 Temmuz'da evlendi. 27 Mayıs 2005'te ilk çocukları Tea Henry'nin doğumunu kutlayan çift Hampstead Kuzey Londra'da yaşıyor.


"Yılın Fransız Futbolcusu" ödülüne 2005'te peş peşe 3. kez ulaşan Thierry Henry, 2000'de de kazandığı bu onurla birlikte toplamda 4. kez en tepede yer alan Fransız futbolcu olmayı başardı.


unutulmaz futbolcular ribery


Franck Bilâl Ribéry (d. 1 Nisan 1983, Boulogne-Sur-Mer, Fransa) Bayern Münih'te oynayan Fransız Müslüman futbolcu.

Futbola 19 yaşında SC Boulogne'de başlayan Ribery, bir kaç yıl daha yarı profesyonel takımlarda forma giyip Fransa'nın Ligue 1 takımlarından FC Metz'e transfer oldu. 1 sezon burada oynadıktan sonra, Galatasaray Spor Kulübü'ne gittiğinde futbola dair hoş olmayan olaylar gerçekleşti. Ribery, aylardır maaş alamadığını gerekçe göstererek Olympique Marseille kulübü ile sözleşme imzaladı.[1] Sarı-kırmızılıların dava isteğine ret cevabı gelince, transfer tamamen gerçekleşmiş oldu.

Marseille'de 1 sezon oynayan Ribéry, orada da da bazı dava meselelerini sürdürdü ve sezon sonu Bayern Münih'e gitti. 3 yıllık anlaşan Ribery, İslam dinine geçti ve Bilâl ismini aldı.

Başarıları
Türkiye Kupası 2005 Galatasaray ile
UEFA Intertoto Kupası 2005 Olympique Marseille ile
Fransa Kupası Finali 2006, 2007 Olympique Marseille ile
FIFA Dünya Kupası Finali 2006 Fransa Millî Futbol Takımı ile
Bundesliga Şampiyonluğu 2008 Fc Bayern'le

Bende bişey eklemek isterim Ribery kendini çok geliştirmiş tekniği olmasına rağmen golcülüğü ve bitiriciliğini bu sezon çok geliştirdi Euro 2008 tam bir fiyasko olabilir ama Domenech'in Yüzünden diyorum ben (trezegeut'yi almamasıda bi sorun )

unutulmaz futbolcular figo



Luis Filipe Madeira Caeiro Figo 4 Kasım 1972'de Lizbon'da doğan Portekizli futbolcudur. 2000'de UEFA tarafından Avrupa'da Yılın Futbolcusu, 2001'de ise FIFA tarafından Dünya'da Yılın Futbolcusu ödüllerine layık görülmüştür. Figo şu anda futbol hayatını İtalya'nın İnter Milan takımında sürdürmektedir. Birçok klübün transfer etmek istediği yıldız futbolcuyu Inter bu sezonda ihtiyacı oldugu gerekcesiyle kadrosundan bırakmadı.

Luis Figo 2001 yılında Real Madrid'e 54 milyon $ bedel karşılığında transfer edilmesi Zinedine Zidane(64 milyon $)ve ((Ronaldinho)) dan (57 milyon $) sonra dünyanın gelmiş geçmiş en pahalı 3. futbolcusudur.


2006-2007 sezonunda İnter 97 puanla İtalya tarihinin en çok puan toplayan takımı olarak tarihe geçti. Ayrıca 17 maçla en çok üst üste maç kazanma ve 30 galibiyetle en çok galibiyet alan takım oldu.

unutulmaz futbolcular makelele

Claude Makélélé


Oynadığı futbolla birçok kişinin takdirini kazanan Makelele Avrupa'nın en büyük liglerinden 3'ünde şampiyonluk yaşamıştır.
Real Madrid'den Chelsea F.C.'ye 16.6 milyon sterline transfer olan Makelele Fransa Millî Futbol Takımı ile de şu ana kadar 53 maça çıktı.

Başarıları
  • Ligue 1 (1995)
  • La Liga (2001, 2003)
  • İspanya Süper Kupası (2001, 2003)
  • UEFA Champions League (2002)
  • Süper Kupa (2002)
  • Kıtalararası Kupa (2002)
  • Premier League (2005)
  • English League Cup (2005)
  • Community Shield (2005)
  • Premier League (2006)
Kişisel BilgilerDoğum tarihi:18 Şubat 1973Doğum yeri:Kinhassa, ZaireBoyu:170 cmMevkii:Orta SahaKulüp BilgileriBulunduğu kulüp:ChelseaNumarası:4Altyapı Kariyeri1990-1991NantesProfesyonel KariyeriYılKulüpMaç (gol)1992-1997
1997-1998
1998-2000
2000-2003
2003-Nantes
Olympique de Marseille
Celta vigo
Real Madrid
Chelsea
169(9)
32(2)
70(3)
126(1)
126(2)Milli Takım Kariyeri1995-
Fransa53 (0)

UNUTLUMAZ FUTBOLCULAR GERRARD



   STEVEN GERRARD                                                                                                                                                                     

Steven George Gerrard, 30 Mayıs 1980’de Whiston, Merseyside’da doğdu. Liverpool ve İngiltere Milli Takımı’nın en önemli isimlerinden biri olan Gerrard hakkında yazılmış onlarca beste ve şiir bulunuyor. 8 numaralı formasının sahibi olan Gerrard Liverpool’un kaptanlığının yanı sıra 4 numaralı formayı giydiği İngiltere Milli Takımı’nda 2. kaptanlığı yapıyor. Çoğunlukla orta sahanın ortasında görev alan futbolcu zaman zaman sağ kanatta da görev alabiliyor.

UEFA’dan En Değerli Oyuncu, İngiltere’den Yılın En İyi Genç Oyuncusu ve Yılın En İyi Oyuncusu ödülleri alan Steven Gerrard, Ada futbolunun en yetenekli isimleri arasından üst sıralarda bulunuyor.


KULÜP KARİYERİ


Erken Yıllar

Gerrard, Huyton Juniors ile futbola adım attı ancak henüz 9 yaşındayken Liverpool’un scoutları tarafından seçilerek öğrenciliği devam ederken 1989’da Liverpool’a katıldı. Gençlik dönemlerinde beklenenden çok daha az şans bulan Gerrard’ın en büyük problemi boyu ve büyüme sorunları sebebiyle sırtında oluşan ağrıları oldu.

14-16 yaşları arasında sadece 20 maça çıkabilen Gerrard profesyonel kariyerindeki başarının tam aksine hiçbir zaman İngiltere Öğrenciler Takımı’nda forma giyemedi.


14 yaşında Liverpool’a kontrat hazırlatma baskısı yapmak amacıyla birkaç takımda denemeye çıkan Gerrard, Manchester United için de antrenmanlara çıktı ve o dönemde yaşadığı bir sakarlıkla ayak başparmağını kaybetme tehlikesi atlattı.


Liverpool ile 5 Kasım 1997’de profesyonel sözleşme imzalayan Gerrard, 30 Kasım 1998’de de Liverpool A Takımı ile ilk maçına çıktı ve Vegard Heggem’in yerine oyuna girerek Blackburn karşısında forma terletti.


Liverpool A Takımı

UEFA Kupası’nda ilk kez Celta Vigo karşısında şans bulan Gerrard o gece Liverpool sahadan mağlup ayrılmış olsa da sergilediği performansla göz doldurdu ve Jamie Redknapp’ın yaşadığı sakatlık sayesinde de o sezon 13 kez Liverpool forması taşıdı.
1999–2000 sezonunda teknik direktör Gérard Houllier orta sahada Gerrard’ı Redknapp’ın yanına yerleştirdi. İlk 6 maçta ilk 11’de forma giyen Gerrard, Everton ile oynanan derbi maçında yedeğe çekildi. Karşılaşmanın 66. dakikasında Robbie Fowler’ın yerine oyuna giren Grerrard kariyerinin ilk kırmızı kartıyla da bu maçta tanıştı. Gerrard, Everton’dan Kevin Campbell’a yaptığı çirkin faulle 90. dakikada takımını 10 kişi bıraktı. O sezonun devamında Gerrard’ın ilk golü geldi ve genç futbolcu 1999 5 Aralık’ta Sheffield Wednesday ile oynadıkları maçta elde edilen 4-1’lik zafere golüyle katkı yaptı.

3’leme

2000–01 sezonu Gerrard’ın ilk kupasını kaldırdığı sezon oldu. Sakatlıklardan tamamen kurtulan futbolcu 50 maça çıkarken 10 gol kaydetti ve Liverpool’da Lig Kupası, FA Cup ile ikileme yaparken UEFA Kupası finalinde Gerrard’ın ilk büyük final golü geldi ve Alaves’i 5-4 ile geçtikleri finalde Gerrard’ın da çorbada tuzu oldu. Liverpool’da böylece uzun yıllar sonra büyük bir çıkış yaparak sezonu 3 önemli kupa ile tamamladı.
O sezonun sonunda Gerrard PFA tarafından Yılın En İyi Genç Oyuncusu ödülünü aldı.

Liverpool’un Kaptanı

2002 sezonunda teknik direktör Houllier takım kaptanlığını genç ama karakter sahibi genç futbolcusuna verdi. Houllier’in diğer takım arkadaşlarını ateşlemek için kullanacağını umduğu Gerrard’ın kaptanlığındaki bir diğer amaç ise genç futbolcuya sorumluluk yükleyerek disiplin sorunlarını azaltmaktı.

Oldukça başarılı olan bu taktik ile Gerrard o sezon sadece 2 kez kart gördü ve o dönem takım arkadaşı olan Owen da otobiyografisinde yazdığı gibi Gerrard kaptanlık görevi ile aldığı sorumluluğu takım arkadaşlarını ateşlemekte başarıyla kullandı.


Taraftarın Gücü

2004 yazında Chelsea, Gerrard’ı alabilmek için girişimlerde bulundu ancak O Liverpool’da kalmayı tercih etti. İngiltere’nin bulvar gazetelerinde manşetlerde yer alan haberlere göre bir takım kızgın taraftar Gerrard’a uzun süre takımda kalması için baskı yaptı ve hatta bazılarının iddiasını göre tehdit edildi, O da kalmayı tercih etti. Gerrard’ın yakınları tarafından da Liverpool’da kalması için baskıya maruz kaldığı iddia edildi. Ancak Gerrard bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada sadece Liverpool sevgisinin ağır bastığını belirtti ve gazetelerin sevdiği detaylara girmedi.
Ancak bilinen bir gerçek var o da takımın yeni teknik direktörü Rafael Benítez’in Gerrard’ın kalmasında oynadığı önemli rol.

Bir Şampiyonlar Ligi Şampiyonu

20 Eylül 2004’te ezeli rakip Manchester United ile oynanan maçta Gerrard ciddi bir şekilde ayağından sakatlanırken yıldız futbolcu Kasım ayına kadar ilk 11’den uzak kaldı. O yılın son Şampiyonlar Ligi grup maçında Gerrard çok kritik bir şekilde Yunan takımı Olympiakos’a 23 metreden kaydettiği golle takımına hayat veren isim oldu. 16 takım arasına kalabilmeleri için 2 farklı galibiyete ihtiyacı olan Liverpool 1-0 yenik durumda devam ederken kaydedilen 2 gol ve Gerrard’ın da ceza sahasının dışında verdiği hayat öpücüğü ile yola devam eden Liverpool ve kaptanları için Şampiyonlar Ligi defteri orada kapanmadı.
Gerrard o günden beri kariyerin en önemli golü olarak Olympiakos’a maçın sonunda kaydettiği golü gösteriyor.

İstanbul’da oynanan finalde Serie A devi Milan’ın rakibi olan Liverpool final maçında soyunma odasına 3-0 mağlup döndü. O ana kadar tamamen Milan’ın kontrolünde olan dev finalde kimse bir takım kaptanının bu kadar büyük bir ilham verebileceğini düşünemezdi ama O adam neden hakkında şarkılar bestelendiğini ve şiirler yazıldığını tarihe geçen o finalde bir kez daha gösterdi.


Bentez’in söylediğine göre Gerrard’ın devre arasında takım arkadaşlarına yaptığı konuşma ve maç boyunca sürekli hepsiyle konuşması dev finalde gelen zaferin en önemli etkenlerinden biriydi. İkinci yarıda Gerrard’ın kaydettiği golle Liverpool’un inanılması güç geri dönüşü başladı. Gerrard’ın kısa süre ardından Vladimír Šmicer bir gol daha atarak aradaki farkı 1’e indirdi ve Gennaro Gattuso’nun yaptığu faulle ceza sahasında yerde kalan Gerrard kazandığı penaltı ile bir anda bütün İstanbul’u sessizliğe boğdu. Penaltıyı kullanan Xabi Alonso olurken penaltı kurtarıldı ama Alonso ribaundu alarak maça beraberliği getirmeyi sağladı ve Liverpool bu dev maçta 3-0’dan 3-3’ü kaptanları Gerrard’ın da verdiği muhteşem ilhamla başardı.


Liverpool bu dev finali penaltılara taşırken penaltı atışları sonunda kupa Gerrard’ın ve Liverpool’dan takım arkadaşlarının ellerinde havaya kalktı. Yıldız futbolcu da Şampiyonlar Ligi tarihinde Didier Deschamps’ın ardından tarihteki en genç Şampiyonlar Ligi kazanan futbolcu oldu.


Maçın hemen ardından herkesin merak ettiği soru Gerrard’a en çok yönlendirilen soru oldu. “Setevie Liverpool’da kalacak mısın?” her seferinde gelen cevap kısa ve net oldu: “Böyle bir geceden sonra nasıl ayrılabilirim.”


Ancak Temmuz 2005’te Gerrard ile kulüp arasındaki kontrat görüşmeleri bozuldu. Haberler Gerrard’ın inanılmaz bir şekilde Liverpool’dan ayrılmak üzere olduğu ve yine hazır bekleyen Chelsea’nın yıldız futbolcunun yeni evi olabileceği yönündeydi.


Her ne kadar neredeyse her gün Liverpool’dan yapılan açıklamalarda kaptanlarının kulüpte kalacağı açıklansada 5 Temmuz’da Gerrard kendi ağzından ayrılabileceğini dile getirdi.


Chelsea, Gerrad için tam 32 milyon pound hazırladı ama devam eden günde Gerrard ve ailesinin Liverpool’a olan aşkıyla Liverpool’un bu genç adamı kalbine basışı daha ağır bastı.


Gerrard, Liverpool’a olan bağlılığını bir kez daha gösterirken düzenlenen basın toplantısında; takıma, Benitez’e ve her şeyden öte taraftara olan bağlılığını sorgulattığı için herkesten özür diledi.


Gerrard bu toplantıda bu davranışından ötürü kaptanlığını da bırakmaya hazır olduğunu dile getirdi ancak Benitez böyle bir uygulamanın imkansız olduğunu söyleyerek kaptanına her zamanki işini yapmasını söyledi.


8 Temmuz günü Gerrard yeni 4 yıllık kontratına imza atarken herkesin özellikle de Liverpoolluların yüreği oldukça rahatladı.


2004-05 sezonunda UEFA tarafından En Değrli Oyuncu ödülüne layık görülen Gerrard BBC Yılın Spor Adamı sıralamasında Ellen MacArthur (2.) ve Andrew "Freddie" Flintoff (1.)’nin ardından 3. sırada yer aldı.


2005–06 sezonu geride kalan yıllara göre Gerrard’ın istatistikler açısından en etkili olduğu yıllardan biriydi; kaptan tam 53 maça çıktı ve 23 gol kaydetti. Nisan ayında Gerrard belki de en önemli ödülünü kazandı ve PFA Yılın En Değerli Futbolcusu seçildi. Böylece Liverpool da 1988’de John Barnes’ın bu değerli ödülü kazanmasının ardından bir kez daha onurlandı.


O sezon Gerrard’ın en kötü anı ise verdiği bir geri pasın Thierry Henry tarafından kesilmesi ve kalelerinde gördükleri gol oldu.


FA Cup’ta gelen başarıda da büyük payı olan Gerrard final maçında West Ham’a 2 gol kaydetti. 2. golüyle maçı uzatmalara taşıyan Steve’nin 30 mesafesi metreyi aşan golü FA Cup finalleri tarihinin en güzel gollerinden biri olarak gösterildi.


2006 FA finalinde kaydettiği golle bir ilki başaran Gerrard, 4 büyük kupada gol kaydeden ilk İngiliz futbolcu oldu. FA Cup (2006 - West Ham), Lig Kupas (2003 - Manchester United), UEFA Kupası (2001 - Alaves), ve Avrupa Kupası (2005 - AC Milan).


2006 yazının hemen başında bir açıklama yapan Gerrard kendisi hakkında transfer söylentileri çıkartılmamasını isterken “Geride kalan 2 yaz çok kötü geçti ve bir daha böyle geçmesini istemiyorum. Hiç bir yere gitmiyorum ve gitmeyeceğim. Eğer biri bir gün gelip de seni burada istemiyoruz derse o zaman konuşalım” diyerek Liverpool’a olan bağlılığını bir kez daha gösterdi.


Gerrard milli formayı ilk kez Kevin Keegan döneminde 31 Mayıs 2000’de Ukrayna karşısında giydi. Liverpool A Takımı’nda forma giydikten 18 ay ve bir başka deyişle 44 maç sonra milli takıma çağırılan Stevie milli formayla ilk golünü Eylül 2001’de 5-1’lik ünlü deplasman zaferinde Almanya’ya karşı kaydetti.


Ağustos 2006’da İngiltere Milli Takımı’nın yeni menajeri Steve McClaren, Gerrard’ı 2. kaptan olarak aradığını açıkladı.


Çeşitli

2006, 1 Eylül’de Steven Gerrard ilk otobiyografisini Gerrard: Benim Otobiyografim adıyla yayımladı. Bu kitapta Gerrard yoğun bir şekilde Liverpool sevgisi ve İngiltere Milli Takımı kariyerinden bahsediyor.

Bir model olan Alex Curran ile birlikte olan Gerrard, Curan çiftinin 2 kızı var.


Bu arada Seteven Gerrard 2 yıldır “Gay Futbol Taraftarları Birliği” tarafından seçilen Şehvetliler Listesi’nde yer alıyor.


Kariyer Başarıları – Liverpool

2006-07 Community Shield
2005-06 Avrupa Süper Kupası
2005-06 FA Cup
2004-05 UEFA Şampiyonlar Ligi
2002-03 Lig Kupası
2001-02 Avrupa Süper Kupası
2000-01 UEFA Kupası
2000-01 FA Cup

UNUTULMAZ FUTBOLCULAR ANELKA


NİCOLAS ANELKA
, 1979 doğumlu profosyonel, Fransız futbolcu. Halen İngiltere Premier Ligi Takımlarından Bolton Wanderers’ta top
Anelka’nın daha önce oynadığı takımlar Paris Saint-Germain (1996-97, 2000-02), Arsenal (1997-99), Real Madrid (1999-2000), Liverpool (2002), Manchester City (2002-2005), ve Fenerbahçe (2005-2006).
Nic lakaplı Anelka, 1998-99 Yılın Genç Oyuncusu Ödülü’nün (PFA Young Player of the Year) de sahibi. Anelka, 2004 yılında Müslüman oldu ve Abdul-Salam Bilal ismini aldı.
Nicolas Sebastian Anelka, 14 Mart 1979’da Versailles’da Martinique Adası asıllı bir ailede dünyaya geldi. Annesi Margeurite, babası Jean-Philippe ailelerini 1974’de Paris’te Trappes’ye taşıdılar ve herikisi de Ulusal Eğitim Sistemi’nde (National Educational System) çalıştılar. Yaşça kendisinden büyük iki abisi olan ve tek sıkıntısı kendi yaşıtı oyun arkadaşları bulamaması olan Anelka’ya göre, o rahat ve huzurlu bir çocukluk geçirdi.
Tenis, atletizm, futbol gibi spor dallarını denedikten sonra futbolda karar kılan Anelka şöyle demişti: ‘Tahmin edin hangisine düşkün oldum ? Seçimimden birazcık bile olsun pişman olmadım.’ FC Trappes- ST Quentin maçıyla lisansını aldı. Diego Maradona, Romario, Georges Weah, Van Basten’in büyük hayranı olan Anelka, genç bir oyuncu olarak futbol yaşamına Paris Saint-Germain takımında başladı. Skor yapmayı seviyordu ve forvet pozisyonunda oynamaya başladı. Kasım 1996’da 17 yaşındayken teknik direktör Arsene Wenger ile anlaşmasından kısa süre sonra İngiliz klübü Arsenal’e £500.000 karşılığında transfer oldu.
1996-1997 sezonunda Arsenal maç kadrosunda çok fazla şans bulamayan Anelka, 1997-1998 sezonunda takımın golcüsü Ian Wright’ın sakatlanması üzerine kadroda alındı. Oynadığı 40 maçta 9 gol atarak Arsenal takımının o sezon kazandığı FA cup ve Premier Lig şampiyonluklarında kilit oyuncu olan Anelka, FA Cup final maçında Arsenal’in NewCastle United’ı 2-0 yendiği karşılaşmada da takımının 2. golünü atarak göz doldurdu. Yeteneği ve bitirici vuruşlarıyla 1998-1999 sezonunda PFA Yılın Genç Oyuncusu (PFA Young Player of the Year) ödülünü kazandı.
Arsenal’in Premier Lig Şampiyonu ünvanını kaybetmesinin ve UEFA Şampiyonlar Ligi’nde de fazla ilerleyememesinin ardından, Arsenal’in teklif ettiğinden daha fazla para isteyince takımla anlaşamadı ve sezon boyunca toplam 46 maçta 19 gol atan Anelka 1999 yazında £22.3 milyon karşılığında İspanyol klübü Real Madrid’e transfer oldu. Arsenal ile çıktığı 90 karşılaşmada 28 gol kaydetmiş ve kendisini iyi sınıf golcüler seviyesine yükseltmişti.
Anelka, Real Madrid’de sadece bir sezon kaldı ve o sezonda takım, UEFA Şampiyonlar Ligi final maçında Valencia’yı 3-0 yenerek şampiyon oldu. Yinede bu takımda Anelka, Arsenal’deki görüntüsünden çok uzak bir tablo çizdi ve 29 maçta sadece 4 gol atabildi. Takım arkadaşları ve basınla yaşadığı sorunlar da onun 2000 yazında takımdan ayrılmasına ve £20 milyon karşılığında, Paris Saint-Germain takımına gitmesine sebep oldu. PSG ile çıktığı 56 maçta 18 gol atan Anelka, bir sezon sonra İngiltere Premier Ligi’ne geri döndü ve Liverpool takımında kiralık olarak oynamaya başladı. Teknik direktör Gerard Houllier tarafındansa ilk 11’de oynama fırsatı verilmedi ve sezon sonunda kendisine anlaşma teklif edilmedi. Buna rağmen Anelka, sahaya çıktığı 22 maçta 5 gol kaydetti ve Liverpool taraftarlarının oylarıyla seçilen 100 Players Who Shook The Kop sıralamasında 96. seçildi.
2002’de Manchester City menajeri Kevin Keegan tarafından £12 milyon karşılığında transfer edildi; bu klüp için bir rekordu. Manchester City’de 3 sezon geçiren Anelka, bu süre içerisinde takımına faydalı bir oyun sergiledi. Manchester City, 2002-2003 sezonunu 9. , 2003-04 sezonunu 16., ve 2004-05 sezonunu 8. olarak bitirdi. Anelka, sahaya çıktığı 103 karşılaşmada 46 gol attı fakat o daha büyük hedefleri olan bir klüpte forma giymek istiyordu.
Anelka’nın daha büyük bir klübe gideceği konuşulmaya başlandı. Spekülasyonlar 27 ocak 2005’de sona erdi ve Manchester City klübü Anelka’yı £7 milyon karşılığında Türk takımı Fenerbahçe’ye sattığını açıkladı. Takımın 2005 yılında lig şampiyonluğunu kazanmasına yardım etti fakat aynı yıl ağustos ayında, NewCastle United takımına transfer olacağı şeklinde basında haberler çıktı. Anelka, Türk klübünde kaldı ve takımıyla birlikte Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etti fakat Fenerbahçe sonuncu olarak gruptan çıkamadı. Ayrıca Fenerbahçe, Türkiye Ligi Şampiyonluğu’nu da son maçta ezeli rakibi Galatasaray’a kaptırdı. Anelka ise Fenerbahçe formasıyla sahaya çıktığı toplam 54 maçta 16 gol kaydetti.
2006 yazı transfer sezonunda basın tarafından yeniden İngiltere ligine döneceği şeklinde haberler çıkmasının ardından 25 Ağustos 2006’da Bolton Wanderers menejeri Sam Allardyce, Anelka ile £8 milyon karşılığında 4 yıllık sözleşme imzaladıklarını açıkladı. Bu Bolton tarihininin de klüp rekoru oldu. Anelka’nın toplamda imzaladığı transfer sözleşmeleri miktarı da £69.8 milyon oldu.
Anelka’nın yeni takımına alışması zaman aldı ve 25 kasım 2006’da yeni takımındaki ilk golünü attı. Kaderin bir cilvesi olarak bu goller onu İngiltere Premier Ligi ile tanıştıran Arsenal karşısında geldi. Reebok stadyumundaki maçta her iki devrede birer gol attı ve attığı ilk gol kasım ayının en iyi golü (goal of the Month) seçildi.
Fransız Gençler Takımı ile birlikte 1997 FIFA World Youth Championship’e katılan Anelka’nın, 21 nisan 1998 ‘de Fransa A Takımı’nda çıktığı ilk karşılaşmada Fransa, İsveç karşısında golsüz bir beraberlik aldı. Anelka, Fransa’da düzenlenen 1998 Dünya Kupası sırasında milli takım kadrosuna çağırılmadı. Euro2000 ve 2001 FIFA Konfederasyon Kupası’nda ise Fransa Milli Takım kadrosunda yeraldı fakat 2002 Dünya Kupası kadrosuna yine alınmadı.
Japonya ve Korenin ortak düzenledikleri şampiyonada Fransa’nın erken elenmesi üzerine menejer Roger Lemerre’nin yerine Jacques Santini getirildi. Anelka Santini ile yaşadığı sorunlardan dolayı 2002-2005 yılları arasında da milli takım kadrosuna çağırılmadı. Fransa Milli Takımı’nın başına, Santini’nin yerine Raymond Domenech’in getirilmesinin ardından kasım 2005’de yeniden milli takıma çağırılan Anelka, Martinique adasında gerçekleşen dostluk maçında, Fransa’nın Costa Rica’yı 3-2 yendiği karşılaşmada 3 yıl sonra ilk golünü attı. Anelka, mart 2006’ya kadar Fransa milli takımıyla birlikte çıktığı 31 maçta 7 gol attı.
Almanya’da düzenlenen 2006 Dünya Kupası’na çağırılmayan Anelka, ardından forvet Djibril Cisse’nin sakatlığı sebebiyle kadrodan çıkarılması üzerine kendisinin değil de Olimpique Lyonnais forveti Sidney Govou’nun çağırılması üzerine şöyle konuşmuştu: ’Benim yokluğum gerçekten çok yazık. Bu dünya kupasında oynamak için tamamen hazır ve müsaittim. Fransa’ya yardımcı olabilirdim.’
Anelka, babası kendisine destek olduğu için çok şanslı olduğunu, kendisiyle birlikte antremanlara ve turlara katıldığı ve hevesini hiç kırmadan yardımcı olduğu için ona her zaman minnettar kalacağını söylüyor. 2004 yılında Müslüman olan ve Abdul-Salam Bilal ismini alan Anelka, 39 numara forma giyiyor. Dr. Dre, Snoop, Jay-Z, Neptunes, Tupac ve Notorious BIG dinlemekten hoşlanıyor. Tatillerde ise plaj futbolu ve açık havada tenis oynamayı seviyor.

UNUTULMAZ FUTBOLCULAR RONALDO

Gerçek Adı: Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro

Doğum Tarihi: 5 Şubat 1985 (Pazartesi)
Doğum Yeri: Funchal, Portekiz
Boy: 184cm
En sevdiği film: The Sixth Sense
En sevdiği oyuncu: Angelina Jolie
Sevdiği renkler: Beyaz ve Kırmızı
Uğurlu sayısı: 7
En sevdiği kola: Coca Cola
Saç Rengi / Göz Rengi: Açık Kahve / Kahverengi
Din : Hristiyan - Katolik
Anne Adı : Maria Dolores dos Santos Aveiro
Baba Adı : Jose Diniz Aveiro
Erkek kardeş : Hugo Aveiro
Kız kardeş : Elma Aveiro et Katia Aveiro
Amcası : Alex Aveiro

Sporting Lisbon'dan Manchester United'a 12.24 Milyon Pound karşılığında ilginç bir şekilde transfer olmuştur. Sporting Lisbon ve Manchster United takımları hazırlık maçı yaparlar. Bu maçta Sporting Lisbon forması giyen Cristiano Ronaldo Manchester United'a karşı devleşen futboluyla göz doldurmuş ve adeta tek başına oynayarak takımının kazanmasını sağlamıştır. Cristiano Ronaldo'yu çok beğenen Manchester United takımının Teknik direktörü Cristiano Rolando'yu transfer etmiştir. Cristiano Ronaldo Manchester United takımının 7 numaralı formasını giymektedir. Ayrıca Manchester United'da forma giyen ilk portekizli oyuncu olarak tarihe geçmiştir. Manchester United forması ile ilk sezonunda Sir Matt Busby Yılın Futbolcusu ödülünü almıştır.


2002/2003 sezonunda 25 maçta forma giymiş ve 3 gol atmıştır.
2003/2004 sezonunda 39 maçta forma şansı bulmuş ve 8 gol atmıştır, ayrıca FA Cup finalinde Milwall ile oynanan maçta forma giymiştir.
Euro 2004 de yıldızı parlayan oyuncu Portekiz milli takımının vazgeçilmez ilk 11'i arasında bulunmaktadır.

Dünya kupası 2006'ya damgasını da vuran üncü futbolcu CR, dünya kupasında ingiltereden takım arkadaşı Rooney ile yaşadığı olaylar İngiliz basında çok büyütülünce İngilterenden ayrılma aşamasına gelmiştir.

Onu diğerlerinden farklı kılan özelliği çok hızlı olması, inanılmaz bilek hareketleri ve çalım yeteneğine sahip olmasıdır. Oynadığı oyun göze çok estetik gelmekte ve futbol izleyenlere ayrı bir zevk vermektedir.
C. Ronaldo brçok bilgisayar oyunda çok iyi puanlar almış bir oyuncudur. Bilgisayar oyunlarında Cristiano Ronaldoyu alan takımlar çok güçlü olmaktadır.

C. Ronaldo birçok sevgili değiştirmiştir. Sevgilileri arasında birçok top model, manken, tv sunucusu da vardır. Ayrıca sevgililerinden biri Türkiye'de çok iyi tanınan eski Galatasarylı futbolcu Jardel'in kız kardeşidir.


Cristiano Ronaldo çok hayırseverdir. Endenozya'da olan Tsunami sonunda evsiz kalan bir baba ve oğlununa bir ev almıştır. Ayrıca 11 yaşındaki bu çocuğun tüm masraflarını üstlenmiştir. Bu davranışıyla kendisine hayran olanların yüzünü kara çıkarmamıştır.


Cristiano Ronaldo adı nereden gelmektedir? C. Ronaldo'nun babası eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olan Ronald Reagan'ı çok sevmekteydi. Bu yüzden onun adını kendi oğluna koymuştur. Cristiano ronaldo babasını çok sevmekteydi. Ancak babasını 2005 yılının sonlarında kaybetti.


UNUTULMAZ FUTBOLCULAR KAKA


KAKA



Ricardo Izecson dos Santos Leite (bilinen adıyla Kaka) 22 Nisan 1982de Brezilyada doğmuştur. Günümüz forvet kriterlerine uygun sürat çalım ve sert şutlarıyla son derece başarılı bir futbolcudur. Brezilya'nın Sao Paolo takımında yıldızı parlayan Kaka, 2003 yılında 8.5 milyon € karşılığında Milan'a transfer olmuştur. Şu anda A.C Milan'da oynamaktadır. Forvetin arkasında merkez orta sahada, ofansif orta saha oyuncusudur. Milan'da 22 numaralı formayı giymektedir. Brezilya milli takımının 2002 Dünya Kupası kadrosunda da yer bulan Kaka 2006 Dünya Kupası'nda da Brezilya milli takımı kadrosunda yer almaktadır.

Kaka şu ana kadar Brezilya milli takımıyla çıktığı 37 maçta 12 gol kaydetmiştir ve ayrıca dünya kulüplerinin de gözüne girmiştir. Bir çok kişi de merak uyandıran Kaka
ismi ise küçük kardeşinin küçüklüğünde gerçek ismi olan Ricardoyu söyleyememesinden dolayı Portekizcede Ricardo anlamına gelen Caca kelimesini kullanmasından gelmektedir.


 




UNUTULMAZ FUTBOLCULAR FRANZ BECKENBAUER

Franz Beckenbauer
Gelmiş geçmiş en iyi orta saha oyuncularından biri olan Beckenbauer 1945 Almanya doğumlu eski futbolcu ve Bayern Munich’in de eski başkanı..Bütün futbol otoriteleri tarafından defanstan topla çıkışları,attığı çalımlarla en iyi ve en saygın oyuncular listesine girmiştir. 1966 ve 1968 yılında Almaya’da, 1976 yılında ise Avrupa’da “Yılın Futbolcusu” seçildi.